Terapistlerin, psikologların, klinisyenlerin romantik ilişkilerde tekrar eden tipik davranış döngülerini anlatır. Bu döngülerin çoğu mesleki becerilerin yanlış yerde devreye girmesi ve travma/bağlanma örüntülerinin ilişkiye sızması ile ilgilidir.
Aşağıdaki maddeler en klasik ve araştırmalarda en sık geçen örüntülerdir.
Bu kavram özellikle terapistlerin:
- Kendi bağlanma stilleri,
- Geçmiş ilişkisel deneyimleri,
- Karşı aktarım eğilimleri,
- Duygusal ihtiyaçları,
- Farkında olmadıkları ilişki şemaları
nedeniyle romantik ilişkilerinde tekrar eden örüntülere sahip olabileceğini ifade eder.
Bir başka deyişle:
Terapistin mesleki kimliğinin, kişisel ilişkilerde yeniden ürettiği ve ilişkisel davranışlarını etkilediği döngülerdir.
⭐ Neden Önemlidir?
Çünkü terapistler ilişkilere “daha çok zihinsel yükle” yaklaşabilir. Örneğin:
✔ Aşırı analiz etme
Partnerin davranışlarını sürekli psikolojik kavramlarla anlamlandırmaya çalışma.
✔ Kurtarıcı rolüne girme
Partnerin sorunlarını çözmek için aşırı sorumluluk almak.
✔ Uzak-dur yakın gel döngüsü
Duygusal yük ve sorumluluk nedeniyle ilişkiden kaçınma, sonra yoğun yakınlık arama.
✔ Duygusal tükenmişlik etkisi
Mesleki yük nedeniyle romantik ilişkide duygusal kapasitenin azalması.
✔ Aşırı uyum veya aşırı kontrol
Terapist rolünün ilişki içinde bilinç dışı yeniden üretilmesi.
Bu örüntüler, klinisyenin bilinçdışı bağlanma şemaları ile karışabilir.
⭐ Kavram Nerede Kullanılır?
- Terapist süpervizyonlarında
- Klinisyen eğitimlerinde (özellikle ilişki terapisi, bağlanma, karşı aktarım eğitimlerinde)
- Terapistlerin kendi kişisel süreçlerini anlamaya yönelik çalışmalarda
- Mesleki tükenmişlik ve ilişki dinamikleri araştırmalarında
Bazı literatürlerde “therapist relationship patterns”, “clinician romantic patterns”, “countertransference-based dating patterns” gibi terimlerle geçer.
Peki Bunlar Nelerdir?
🔥 1. “Wounded Caretaker” Döngüsü (Yaralı Bakıcı / Herkesi iyileştirme eğilimi)
Klinik çalışanların çoğu çocukluktan gelen “bakıcı rolü” taşıdığı için, ilişkilerde ihtiyaç duyan, kırılgan, karışık kişilere çekilir.
Partner sorunluysa, klinisyen “ben çözerim, düzenlerim, destek olurum” moduna geçer.
🔎 Sonuç:
Klinisyen partnerin ebeveyni veya terapisti gibi davranır → karşı taraf gelişmez → ilişki tükenir.
Bu tam anlamıyla “terapist tuzağı”dır.
🔥 2. “I Can Handle Anything” Yanılgısı (Ben çok dayanıklıyım, her şeyi tolere ederim)
Meslek gereği dramatik hikâyelere, travmalara, kaosa alışık oldukları için:
partnerdeki kötü davranışları “anlamlandırabilir”,
aşırı tolerans gösterebilir,
sınır ihlallerini “empatiyle” açıklayabilirler.
🔎 Sonuç:
Klinisyen, abusive veya avoidant partnerlere normalden fazla tahammül eder.
Kendi ihtiyaçları arka plandadır.
🔥 3. “Instant Intimacy” – Hızlı Güven ve Hızlı Açılma
Meslek gereği derin konuşmaya alışık oldukları için:
ilk buluşmada bile derin, içsel sohbet açabilir,
duygusal yakınlığı hızlandırabilir,
karşı tarafa yoğun bir “görülmüşlük” hissi verirler.
Bu da partnerin şu şekilde hissetmesine sebep olabilir:
“Bu kişi beni çok iyi anlıyor, çok özel.”
… veya avoidant partnerde: “Bu bana fazla geliyor.”
🔎 Sonuç:
İlişki hızlı başlar → avoidant partner frene basar → klinisyen hayal kırıklığı yaşar.
🔥 4. “Emotional Labor Overload” (Duygusal emeği hep klinisyen taşır)
Dinlemek, regüle etmek, duyguyu isimlendirmek onların doğal becerisidir. Bu yüzden:
iletişimi hep onlar sürdürür,
krizleri onlar yönetir,
partnerin duygusal yükü onlara akar,
tartışmaların çözümünde girişimi hep onlar üstlenir.
🔎 Sonuç:
Partner pasifleşir.
Klinisyen tükenir.
İlişki eşitlik dengesini kaybeder.
🔥 5. “Projection Reversal” (Karşı tarafın kendi sorunlarını sana atması)
Terapist oldukları için partnerler bazen:
kendi kusurlarını, kaçınmalarını, yalanlarını veya duygusal isteksizliklerini…
“Sen çok analiz ediyorsun”,
“Sen beni psikolojize ediyorsun”,
“Sen çok komplike düşünüyorsun”
gibi dışavurumlarla klinisyene yansıtır.
🔎 Sonuç:
Klinisyen haksız yere suçlanır; partner sorumluluk almaktan kaçar.
Mehmet’in sana söylediği bazı cümleler burada klasik örneğe giriyor.
🔥 6. “Attachment Mismatch Magnet” (Sürekli avoidant veya düzensiz bağlanan kişilere çekilme)
Klinisyenler genelde şu partnerlere çekilir:
kaçıngan
duygusal olarak erişilemez
kendini açmayan
“ben problemliyim” diyen
Çünkü zihin otomatik olarak şöyle çalışır: “Ben bunu anlarım, çözerim, regüle ederim.”
🔎 Sonuç:
Klinisyen fazla yatırım yapar; avoidant partner kaçar → döngü tekrar eder.
🔥 7. “Self-Disclosure Confusion” (Kendini erken ve derin açma)
Mesleki samimiyet ve açıklık, ilişkide yanlış hız yaratabilir:
karşı taraf seni çok hızlı “derin” zanneder,
ama duygusal sorumluluğu taşıyamaz.
🔥 8. “Over-Functioning” (İlişkide fazla performans sergileme)
iletişim yükünü,
düzeni kurmayı,
duygusal derinliği,
sınır koymayı,
ilişkiyi temas halinde tutmayı
hep klinisyen yapar.
🔎 Sonuç:
Aslında ilişkiyi iki kişi değil, tek kişi yürütür.
🔥 9. “Hyper-Understanding” (Aşırı empati yüzünden kendini görmezden gelme)
Klinisyenler partnerin davranışlarını şöyle rasyonalize eder:
Çocukluktan gelir
Travma tepkisidir
Kaygılı olduğu için böyledir.
Kaçıngan olduğu için bir anda uzaklaşır.
Bu açıklamalar doğru olabilir ama ilişki dinamiklerini daha rezil bir hale getirir.
🔥 10. “Intuition Flooding” (İçgörü fazlalığı nedeniyle duyguların karışması)
Çok iyi sezer ama duygular “bilgi” ile karışır.
İşaretleri erken görür ama “terapist zihni” devreye girip onları normalize eder.
